Prof. Dr. Sezer Çabri, Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Lisans ve Yüksek Lisans eğitimini tamamladıktan sonra doktora tez çalışması ve dil eğitimi için bir yıllık süreyle Almanya’da bulunmuş, akabinde 2010 yılında doktora eğitimini Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde “Konut Finansmanı Sözleşmeleri” başlıklı tezi ile tamamlamıştır. 2020 yılında fakültemiz Medeni Hukuk Ana Bilim Dalı’nda göreve başlayan hocamız, iki yıl süreyle Özel Hukuk Bölüm Başkanlığını yürütmüştür. Hali hazırda fakültemiz bünyesinde çıkarılan derginin de yayın kurulu üyesidir ve İngilizce ve Almanca bilmektedir. Hocamızla Miras Hukuk Şerhi isimli eseri üzerine konuştuk.
1. Sayın hocam, eserinize geçmeden evvel, okuyucularımız için sizi daha yakından tanımak isteriz. Lisans mezuniyetiniz sonrasında ara vermeksizin akademinin bir üyesi olarak göreve başlamışsınız. Eş zamanlı olarak lisansüstü eğitimine başlamış, araştırma yapmak üzere eğitiminiz sırasında yurtdışında çalışmalarda bulunmuşsunuz. Bize öğrencilik yıllarınızdan bahseder misiniz? Akademik çalışmalar yapma arzusunda olan öğrencilerimiz kendilerini mezuniyete nasıl hazırlamalı?
Öğrenciyken çok fazla değil ama düzenli çalışan biriydim. Dersleri de düzenli takip ederdim. Girmediğim ders yoktur. Rahmetli Prof. Dr. Vecdi Aral Hocamla baş başa ders yaptığımızı bilirim. Dersin iyi öğrenilmesi sadece kitaptan okumayla olmaz. Öğrenmede ders ve pratik çalışmaların takibi büyük önem arz etmektedir. Üniversite kütüphanemizde güzel bir çalışma ortamı var. Boş zamanlarında kütüphanede çalışmalarını tavsiye ederim. Burada önemli olan husus bir anda, özellikle sınav zamanlarında, çok yoğun çalışmaktansa, düzenli olarak çalışmaktır. Amaç sınavı geçmek değil, konuyu öğrenmek olmalıdır. Öğrencilerimiz akademi düşünüyorlarsa DİL ve ALES sınavlarına girmelerini ve gerekli puanları öğrencilikleri sırasında almalarını tavsiye ederim.
2. Miras Hukuku Şerhi adlı eseriniz üç ciltten oluşan oldukça kapsamlı bir eser. Böyle bir eserin yazım sürecini okuyucularımızın da merak ettiğini düşünüyoruz. Genç akademisyenlere de yol gösterici olması amacıyla; eserinizi yazmaya karar verme sebepleriniz ve sonrasındaki süreç hususunda bizi aydınlatır mısınız? Bu eser, literatürde nasıl bir ihtiyacı karşılayacak?
Öncelikle bu eser ders kitabı olarak değil kaynak bir eser olarak kaleme alındı. Miras hukuku alanında ders kitapları dışında kaynak bir eser ne yazık ki yoktu. Halbuki önümüzde İsviçre ve Almanya’da bu alanda yazılmış pek çok şerh bulunmaktaydı. Bir de benim bu alanda çok fazla ders anlatma ve pratik yapma tecrübem vardı. Bütün bu sebeplerden hareketle, hem akademi hem de uygulamada çalışanların miras hukukuna dair karşılaşabileceği her probleme cevap verebilmesi gayesi ile bu eseri kaleme aldım. İlk cilt 2018 yılında, ikinci ve üçüncü cilt ise 2020 yılında yayınlandı. İlk cildin tükenmesi üzerinde ikinci baskısını Ocak 2022’de yaptık, ikinci ve üçüncü cildin ikinci baskılarını da 2023 yılı içerisinde yapmayı planlıyoruz.
3. Miras hukukunun uygulamasında karşımıza en çok karşılaşılan sorunlar nedir, kısaca bahsedebilir misiniz?
Miras hukuku uygulamasında en çok karşılaşılan sorunlar; miras bırakanın mirasçıların arasındaki eşitliği gözetmeksizin bazı mirasçılara fazla kazandırmada bulunması, muvazaalı devirler, saklı pay ihlâlleri, vasiyetname ve miras sözleşmelerinin kanunda öngörülen şekilde yapılmaması, ehliyetsizlik, mirasın yönetimi ve mirasın paylaşılması konusunda mirasçıların anlaşamamasıdır.
4. Miras hukuku çatısı altında önemli meselelerden biri olan vasiyetnamenin iptali davasında uygulanması gereken usulden bahsedebilir misiniz?
Vasiyetnamenin geçerli olabilmesi için kanunda öngörülen şekilde hazırlanması ve miras bırakanın ehliyetli olması geçerlilik şartı olup, şekle aykırılık ya da ehliyetsizlik uygulamada sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Bu durumda mirasçıların kanunda öngörülen süre içinde dava açıp vasiyetnameyi hükümsüz kılması önemlidir. Dava açılmadığı sürece şekle aykırılık bulunsa veya miras bırakanın ehliyetsizliği söz konusu olsa dahi vasiyetname kendiliğinden geçersiz hale gelmez, geçerliliğini sürdürür.
5. Muris muvaazası, denkleştirme ve tenkis kurumları uygulamada sıklıkla karıştırılıyor. Hatta sıklıkla muvazaanın tespiti yerine tenkis davası açıldığını görüyoruz. Bu kurumları nasıl ayırt edebiliriz?
Borçlar hukukundan bilindiği üzere, muvazaalı işlem geçersizdir ve muvazaanın ileri sürülmesi süreye bağlı değildir. Dolayısıyla, kazandırma muvazaalı ise öncelikle muvazaaya bağlı olarak tespit davası açılması gerekir. Bununla beraber, bir kazandırma muvazaalı olmasa bile denkleştirmeye tabi olabilir, denkleştirmeye bağlı kazandırmalar miras bırakanın miras payına mahsuben yaptığı kazandırmalardır. Özellikle altsoya yapılan önemli kazandırmaların tamamı aksi öngörülmemişse denkleştirmeye tabidir. Denkleştirme talebi ise süreye tabi değildir miras paylaşılana kadar ileri sürülebilir. Oysa tenkise tabi kazandırmalar saklı payı ihlal eden kazandırmalardır. Tenkis davasının konusu ise saklı payın ihlal edildiği kısımla sınırlıdır. Tenkis davasını açmak ise hak düşürücü süreye bağlı kılınmıştır. Miras bırakanın yaptığı kazandırmalara karşı açılacak davaları terditli açılması gerekir. Öncelikle muvazaa, koşulları varsa denkleştirme, en son tenkisin ileri sürülmesi gerekir.
6. Kıymetli vaktiniz için çok teşekkür ederiz. Son olarak öğrencilerimize gelecekteki kariyerleri için tavsiyeleriniz nelerdir, duymak isteriz.
Öğrencilerimize muhakkak hukukun bir alanında uzmanlaşmalarını tavsiye ediyoruz. Uzmanlaşma onlara o alandaki en iyi hukukçu olma imkânı sağlar. Bu şekilde piyasada iyi bir yer ve kazanç elde edebilirler. Meslektaşlarımızın karşısına bir uyuşmazlık ya da soru geldiği zaman ezberden değil, muhakkak araştırarak cevap versinler. Örneğin bir uyuşmazlıkla ilgili öğretiye, yargı uygulamasına ayrıntılı olarak bakıp, ona göre hareket etsinler. Lisans sonrası özel eğitimleri almayı sürdürsünler, imkânları varsa yüksek lisans ve doktora yapsınlar. Bütün öğrencilerimize başarılı bir meslek hayatı dilerim.